Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 günü doğdu. Babası Sultan İkinci
Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur. Gülbahar Hatun Dulkadiroğulları
beyliğindendir. Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, geniş omuzlu, kalın
kemikli, omuzlarının arası geniş, yuvarlak başlı, kırmızı yüzlü, uzun
bıyıklı ve yiğit bir padişahtı. Sert tabiatlı ve cesurdu. Kuvvetli bir
ilim tahsili yapmıştı.
Babası Sultan İkinci Bayezid, padişah
olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciliğini öğrenmesi için,
Şehzade Selim'i Trabzon Sancağı'na tayin etti. Şehzade Selim, Trabzon'da
devlet işlerinin yanında, ilimle uğraşır ve büyük alim Mevlana
Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u çok güzel idare
eden Şehzade Selim'in bu arada komşu devletler de ilişkisi oldu.
Valiliği sırasında Trabzon halkını rahat bırakmayan Gürcüler üzerine üç
sefer yaptı. En önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin
illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına kattı (1508).
Buralarda yaşayan Gürcülerin hepsi müslüman oldular.
Çok güzel
ata biniyor, devrin en meşhur silahşörlerini alt edecek kadar iyi kılıç
kullanıyordu. Güreşmekte, ok ve yay yapmada üstüne yoktu. Harpten
hoşlanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti. Çok mütevazi bir
kişiliğe sahip olan Yavuz Sultan Selim, her öğün yemekte tek çeşit yemek
yerdi ve ağaçtan tabaklar kullanırdı. Gösterişten hoşlanmaz, devlet
malını israf etmezdi. Babasından devraldığı tatminkar hazineyi ağzına
kadar doldurdu. Hazinenin kapısını mühürledikten sonra, söyle vasiyet
etti: "Benim altınla doldurduğum hazineyi, torunlarımdan her kim
doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Humayun
benim mührümle mühürlensin." Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra
gelen padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından, hazinenin kapısı
daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi. Yavuz Sultan Selim, ataları hep
sakal uzattıkları halde sakalını keserdi. Bunun sebebini soranlara
"Sakalımı ele vermemek için kesiyorum" dediği rivayet edilir. Bir
kulağına da küpe takardı. 22 Eylül 1520'de "Aslan Pençesi" denilen bir
çıban yüzünden henüz 50 yaşında iken vefat etti. Hayatının son
dakikalarında Yasin-i Şerif okuyordu. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih
Camii'nde babasının cenaze namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim
Camii avlusundaki türbeye defnettirdi. Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i
sekiz yıla seksen yıllık iş sığdırmış büyük bir padişah olarak
değerlendirdiler.
ÇALDIRAN SAVAŞIYavuz Sultan Selim,
babası Sultan İkinci Bayezid ve kardeşleri ile taht mücadeleleri vererek
tahta çıktığında, Osmanlı Devleti sıkıntılı bir dönem yaşıyordu. Bu
bunalımlı dönemin en büyük sebebi Doğu'daki Şii-Safevi Devletiydi. Bu
devletin ortadan kalkmasıyla huzur sağlanacak ve Türkistan yolu
Osmanlılara açılacaktı. Yavuz Sultan Selim'in en büyük amacı doğudaki
bütün Türk İslam devletlerini tek bir devlet çatısı altında
birleştirmekti. Yavuz Sultan Selim, 1514 yılı baharında ordusuyla
birlikte İran seferine çıktı. Osmanlı kuvvetleri, Erzincan'dan Tebriz'e
doğru yürüyüşüne devam etti. Çaldıran'da 23 Ağustos 1514'te yapılan
savaşta Osmanlı kuvvetleri büyük bir zafer kazanırken, Safeviler bozguna
uğradılar. Şah, kaçarak hayatını zor kurtardı. Yavuz yoluna devam
ederek Tebriz'e girdi. Şehirdeki birçok sanatçı ve ilim adamı İstanbul'a
gönderildi. Bu zafer sonucunda Şah İsmail eski prestijini kaybetti. Bu
sayede Doğu Anadolu'da Osmanlılar için bir tehlike kalmamış oldu. 15
Eylül 1514'te de Tebriz'den Karabağ'a hareket eden Yavuz'un amacı, kışı
orada geçirip, baharda İran'ı tümüyle almaktı. Ancak şartlar müsait
olmadığı için Amasya'ya gidildi. Çaldıran Zaferi'nden sonra, Erzincan,
Bayburt kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçti. Kemah kalesi alındı. 12
Haziran 1515'de kazanılan Turnadağ zaferi ile Dulkadiroğlu beyliğine
son verildi. Diyarbakır, Mardin ve Bitlis Osmanlı hakimiyetine girdi.
Böylece Anadolu'da Türk birliği sağlanmış oldu.
MERCİDABIK ZAFERİFatih
Sultan Mehmed devrinden kalan anlaşmazlık ve İran Seferi, Mısırlıların
ve Safevilerin ittifak yapmalarına neden oldu. Yavuz Sultan Selim, bu
ittifakın yapılacağını öğrenince Mısır seferine karar verdi. Yavuz
Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da Mısır seferine çıktı. 27 Temmuz günü
Osmanlı Ordusu Mısır sınırına dayanmıştı. Mısır Sultanlığına bağlı Antep
(18 Ağustos 1516) ve Besni (19 Ağustos 1516) kaleleri birer gün arayla
teslim oldular. Ancak asıl savaş 24 Ağustos 1516'da Mercidabık'da oldu.
Mısır Ordusu Osmanlıların ezici top ateşi karşısında fazla dayanamadı.
Mısır hükümdarı Gansu Gavri ölü olarak bulundu. Kazanılan Mercidabık
zaferi sonunda Suriye'nin kapıları Osmanlılara açılmış oldu.
MEMLÜKLER VE RİDANİYE ZAFERİ28
Ağustos 1516'da Halep'e giren Yavuz Sultan Selim hiçbir direnmeyle
karşılaşmadan şehri teslim aldı. Hama (19 Eylül 1516), Humus (21 Eylül
1516) ve Şam (27 Eylül 1516) aynı şekilde teslim olurken, Lübnan
emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler. Yoluna devam eden Yavuz
30 Aralık 1516'da Kudüs'e, 2 Ocak 1517'de Gazze'ye girdi. Mercidabık
Savaşı'ndan sonra Mısır'ın başına Tumanbay geçti. Tumanbay Osmanlı
hakimiyetini kabul etmediği gibi, barış teklifi için gelen Osmanlı
elçisini öldürmüş ve Venediklilerden top ve silah alarak Ridaniye'de
kuvvetli bir savunma hattı kurmuştu. Yavuz Sultan Selim, ordusuyla
birlikte, ilkçağdan beri hiçbir komutanın cebren geçemediği Sina çölünü
13 günde geçerek, Ridaniye'de Mısır Ordusu ile karşılaştı. Mısır
Ordusu'na, El-Mukaddam Dağının etrafını dolaşarak güneyden saldıran
Yavuz Sultan Selim, bu manevra sayesinde Mısır Ordusunun yönleri sabit
olan toplarını etkisiz hale getirdi. 22 Ocak 1517'de Ridaniye Zaferi
kazanıldı. Bu zaferle birlikte Memlük Devleti tarihe karıştı.
HALİFE YAVUZ SULTAN SELİM
24
Ocak 1517'de Kahire alındı. 4 Şubat 1517'de Yavuz büyük bir törenle
Kahire'ye girdi ve Mısır Memlüklerine bağlı Abbasi halifeliğine son
verdi. Yakalanan Tumanbay idam edildi. Mısır Seferi sonunda Suriye,
Filistin ve Mısır Osmanlı hakimiyetine girdi. Ayrıca Hicaz ve yöresi de
Osmanlı topraklarına katıldı. Doğu ticaret yolları tamamen Osmanlıların
eline geçti. Elde edilen ganimetler ve alınan vergilerle Osmanlı
Hazinesi doldu. 6 Temmuz 1517'de Emanet-i Mukaddese (Mukaddes Emanetler)
denilen ve aralarında Hz.Muhammed'in (S.A.V) hırkası, dişi, sancağı ve
kılıcı da bulunan eşyaları, Hicaz'dan Yavuz Sultan Selim'e gönderildi.
29 Ağustos 1516'da Hilafet Abbasi soyundan Osmanlı Soyuna geçti. Yavuz
Sultan Selim, Ayasofya Camii'nde yapılan bir törenle, son Abbasi
halifesi Üçüncü Mütevekkil'den (kendi deyimiyle Hadim-i Haremeyn-i
Şerifeyn) Haremeyn-i Şerifeyn, yani Mekke ve Medine'nin hizmetkarı
ünvanını devraldı ve böylece bütün Müslümanların dini ve siyasi lideri
oldu. Rivayete göre, Üçüncü Mütevekkil kürsüye çıkıp, Halifeliği Osmanlı
Padişahı Sultan Selim Han'a devrettiğini açıkladı. Sırtındaki cübbeyi
Yavuz'a elleriyle giydirdi. Halifelik nişanlarından sayılan kılıcı
elleriyle Yavuz'un beline bağladı. Yavuz Sultan Selim, o andan itibaren
Müslümanların dini ve dünyevi lideri oldu. Artık yalnız padişah olarak
değil, "halife" olarak da anılacaktı ve ondan sonra gelen tüm padişahlar
aynı zamanda halife de olacaklardı. Yavuz Sultan Selim, tahtı
devraldığında 2.375.000 km.kare olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi
kısa bir sürede 6.557.000 km.kareye çıkarmayı başardı. Devletin
gelişmesi için de bir çok faaliyeti oldu. Çok düzenli çalışan bir casus
teşkilatı vardı. Bu sayede ülke içinden ve dışından istediği bilgileri
alan Yavuz Sultan Selim'in adam seçiminde büyük bir isabet yeteneği
vardı.
İMAR ÇALIŞMALARI (MİMARİ)
Yavuz Sultan Selim,
dedesi Fatih Sultan Mehmed zamanında yapılan Haliç Tersanesini kapasite
olarak arttırdı. Medreselerin yanında, sosyal ve ticari alanda hizmet
verecek birçok bina inşa ettirdi. Hayatı yoğun savaşlarla geçen Yavuz
Sultan Selim, Diyarbakır Fatih Paşa, Elbistan Ulu Camii, Şam Salihiye'de
Muhyiddini Arabi'ye Camii, İmaret ve Türbesi gibi hayır eserleri de
yaptırmaya fırsat bulmuştur. Ayrıca temelini attırdığı İstanbul Sultan
Selim Camii'ni bitirmeye ömrü yetmemiş, bu eser oğlu Kanuni Sultan
Süleyman tarafından tamamlanmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder