Bahçeli: Hükümetin Suriye politikası çökmüştür - Türkçü Haber Merkezi
"TÜRK IRKI SAĞOLSUN" "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"

14 Mayıs 2013 Salı

Bahçeli: Hükümetin Suriye politikası çökmüştür





Devlet Bahçeli grup toplantısında konuşuyor Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları... Süreç ihaneti ve Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki saldırılara bakıldığında Türkiye'nin nasıl bir buhrana sürüklendiği görülecektir. 14 Mayıs aynı zamanda Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanmaktadır. Çiftçilerimizin bu özel gününü kutluyor ve bol kazançlar diliyorum. Türkiye'yi doyurmaya çalışan emepiyle helal rızkının peşinde olan çiftçilerimiz ağır hayat şartlarına itilmiş durumdadır. Özellikle AKP'nin iktidar döneminde çiftçilerin durumu daha da ağırlaşmıştır. Başbakan bizzat toprağı işleyen çiftçilerimize dürüst ve cömert davranmamıştır. Başbakan'ın aklı rantiyecilerde kalmış kalbi hırsızlar için atmıştır. Çiftçilerimiz topraktan ümit ve çare ararken başbakan yabancılardan medet ummuştur. Başbakan'ın gündeminde çiftçilerimiz gerçek manada hiç olmamıştır. Bunun yerinde yan gelip yatan banka hesabını dolduran soyguncular olmuştur. Harman zamanının yaklaştığı şu günlerde çiftçimizi umutlandıracak hiçbir çaba gösterilmemektedir. Başbakan Erdoğan 7 Mayıs'ta çiftçilerimize müjde diyerek bazı açıklamalarda bulunmuştur. Başbakan'ın böbürlenerek gündeme getirdiği konu çiftçilerimizin nasıl borçlandırılacağı olmuştur. Faizlerin indirildiği Başbakan tarafından ilan edilmiştir. Başbakan işte bunu müjde olarak sunmuş neredeyse heyecandan takla atmadığı kalmıştır. Faiz düşmüştür de çiftçimiz traktör mü almıştır, cebi para mı görmüştür. Faiz düşmüştür de arpa, buğday, kayısı, üzüm para mı etmiştir? Faiz düşmüştür de gübre, mazot, elektrik su parası mı düşmüştür? Çiftçimiz gemi mi almıştır? Sayın Başbakan söyler misin bize 1 puanlık faiz düşüşü çiftçimiz için ne sağlamıştır? Başbakan anlaşılan kendisinin akıllı herkesi saf olarak görmektedir. Çiftçilerimiz AKP'nin umrunda ve ilgi sahasında değildir. Vatandaşlarımızı kredi oyunlarıyla kandırmak utanmazlıktır. Geçtiğimiz cumartesi yani 11 Mayıs günü Hatay Reyhanlı'da milletimizi acı ve kedere boğan vahşet dolu bir saldırı gerçekleşmiştir. Türk Milleti son yılların en acımasız ve kanlı saldırısına maruz kalmıştır. Bu saldırıyı bu kan tutkunluğunu şiddetle lanetliyoruz. Ne kadar sızlansak yetersizdir. Türk Milleti yastadır. Buradan bir kez daha teröristlerin saldırısı sonucu vefat edenlere Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye çok yönlü bir saldırının pençesindedir. Acımız büyüktür. Öfke seviyesi tarifsizdir. Bu saldırının üstesinden gelmeliyiz ve gelecek kuvvete sahibiz. Türk milleti ona buna pabuç bırakacak bir zayıflıkta değildir. Aksini iddia edenler eninde sonunda hak ettikleri sonuca ulaşacaklardır. Olayın sonrasında tespitlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Sınır hattımız adeta viraneye dönmüş, metruk bir hale gelip kendi kaderine terk edilmiştir. Türkiyenin egemenliği tehdit edilmiştir. Bunlar bir zaaftır ve sorumlularının hesap vermesi gerekmektedir. İçişleri Bakanı patlamaların akabinde kanlı olayı gerçekleştirenlerin tespit edildiğini iddia ederek katillerin El Muhaberat bağlantılı olduğunu savunmuştur. Bir diğeri de "Ne yapacağımızı herkes görecek" diyerek yine sallamıştır. Dışişleri Bakanı "Karşılığını görür. Gücümüzü test etmesin" diyerek yurtdışından gelişmelere müdahil etmiştir. Başbakan Erdoğan saldırıları çözüm süreci ile ilişkilendirmiştir. Net olan bir şey varsa hükümet şaşkındır. Bu saldırıdaki amaç nedir ve neyin mesajı verilmeye çalışılmıştır? Reyhanlı'daki kanlı saldırı çok yönlü araştırmalıdır. Suriye muhaliflerinin parmağı peşinen inkar edilmemeli, El Kaide bağlantısı yabana atılmamalıdır. Bu saldırının Başbakan'ın ABD ziyareti öncesi yapılması tereddütlerimizi arttırmakta ve Türkiye üzerine oynanan oyunlar dikkat çekmektedir. Kendi halkına kıyan Esad yönetimi Türkiye'yi de batağa sürüklemektedir. hükümetin Suriye politikası çökmüştür. Bu şartlar altında Dışişleri Bakanı nereye kadar koltuğunda oturacaktır? Reyhanlı'da patlayan bombaların sorumluları kesinlikle hesap vermelidir. Sorumluluğu başka yerlere yıkmamalılardır. Başbakan'a göre 50 vatandaşımızın katledildiği saldırıyı konuşmak doğru değildir. Biz bildiğimizi okumaya ve bu meselelerin üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz. Basına ambargo koydurarak yasaklar getirmesi Başbakan'ın demokrasi anlayışını göstermektedir. Reyhanlı'nın failleri yaptıklarının bedelini ödemelidir. AKP hükümeti imha olan Suriye politikasından dolayı Türk milletinden özür dilemelidir. AKP'nin Suriye merkezli hiçbir öngörüsü tutmamıştır. Suriye'de kimyasal silahların kullanıldığı konusunda bile karavana atmışlardır. Başbakan Esad'a saldırdıkça sövdükçe hakaret ettikçe Türkiye darp edilmiştir. Esad ve muhaliflerin hesaplaşmasına taraftar olan Erdoğan Türkiye'yi ateşe atmıştır. Bugüne kadar Suriye kaynaklı kaybettiklerimiz sabrımızı taşırdı. 22 Haziran'da uçağımız Suriye tarafından vuruldu 2 pilodumuz şehit oldu. 3 Ekim 2012 günü Şanlıurfa Akçakale'de 5 vatan evladı hakkın rahmetine kavuştu. Daha dün Amanoslar'da bir askerimizin şehit olması şüpheleri arttırmıştır. Sınır bölgelerimizdeki illerimiz ve ilçelerimiz adeta rehin alınmış, adeta kuşatılmıştır. Erdoğan 9 Ekim'de şunu ifade etmiştir. Sınırın bu tarafındaki vatandaşlarımız huzur içinde yaşıyor diye Halep'teki kardeşlerimizin hunharca katledilmelerine göz mu yumacağız? Şimdi geldiğimiz anda Hatay'ın Akçakale'nin huzur içinde olduğunu söyleyebilecek babayiğit var mıdır? Erdoğan'ın Esad'ı hedef alan ve aslı olmayan söylediklerini nasıl düzeltecektir? Suriye'ye daha fazla seyirci kalamayız sözlerinin bizi nereye götürdüğünün farkında mıdır? Esad'a yönelik hesap soracağız, Yezit, katil gibi ağır ifadeleri bir sonuç doğurmuştur. Başbakan Erdoğan'ın yabancı bir kanala verdiği demeçte karadan müdahale demesi ardından bundan çark edip havadan müdahale demesi kafasındaki niyeti ortaya çıkarmıştır. Başbakan'ın ABD Başkanı ile bu hafta yapacağı görüşmenin ana gündemini Suriye oluşturacaktır. ABD'nin Rusya ile Suriye ile anlaşması ve geçen seneki Cenevre Anlaşması AKP'yi açığa düşürmüştür. AKP'nin kuru gürültüsü kendisini mahcup etmekle kalmamış, Türkiye'yi kana bulamıştır. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz pazar günüğ buruk bir biçimde idrak ettiğimiz Anneler Günü toplantısında akla ziyan değerlendirmelerde bulunmuştur. Şu sözleri çelişkilidir. Türkiye'yi Suriye bataklığına çekmek isteyenlere karşı son derece dikkatli olmak zorundayız. Bu sözler Başbakan'a aittir. Türkiye'yi Suriyeye sokmak isteyen birisi soğukkanlılıktan bahsetmiştir. Başbakan yine bu konuşmasında Banyas'a vurgu yapmış ve ağladığını belirtmiştir. Başbakan Banyas'taki bebeklerin ölümüne değinerek şunu demiştir. Eğer ben bu bebekleri görmeyeceksem, sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle dış politika olmaz olsun böyle siyaset. Susmaktansa ben kimliğimi bırakır giderim demişti. Yani Banyas'taki bebekler Türkiye'deki bebekler daha mı kıymetli? İmralı canisinin bebeklere nasıl kıydığını açıklamıştım. Bebek katilliğinden sabıka yiyenlerin gerçek yüzünü anlatmak istiyorum. 20 Ağustos 1987 tarihinde Mardin'de beşiğinde uyuyan bebeğe kurşun sıktılar. Diyarbakır'da 3 yaşındaki bebeğe 19 Ağustos 1992'de Lice'de kundaktaki bebeğe saldıran şerefsizlerdir. 29 Ağustos 1994'te 2 bebeğin canını aldılar. Batman'da 26 haftalık hamile Mizgin Doruk'un kanlıları elbette Başbakan'ın çözüm ortaklarıdır. Türk milleti İmralı canisine boşuna bebek katili dememiş boşuna bu sıfatı reva görmemiştir. başbakan bebek deyince senin aklına Suriye mi gelmektedir. Irak'taki Afganistan'daki bebeklerin katilleriyle küresel projelerde buluşmak seni hiç mi rahatsız etmemektedir? Başbakan ayrıca Suriye'ye yüzümü dönersem Rabbim soracak Ey başbakan o bebekleri gördün de ne yaptın diye soracak? PKK'nın katlettiği bebeklerin hesabını vermeyecek misin? Cenab-ı Allah sana soracak bebek katilleriyle ne görüştün. Bebek katilleriyle ne yapıyordun. Hesap gününde çözüm masallarını mı anlatacaksın? Terör örgütünün 8 Mayıs'ta sözde çekilme kararı vardır. Militanların sırt çantalı fotoğrafları manşetleri süslemiştir. hatta bazı gazeteler "PKK dışarı, umut içeri" diyerek yönlendirme çabasına girmiştir. Sınırlarımızdan çekip gidenler göçmen değildir, kaçak işçi de değildir. AKP'nin MİT kanadıyla mihmandarlık yaptığı kişiler Mehmetçiklerimizin korucularımızın polislerimizin ve masum vatandaşlarımızın kanını döken teröristlerdir. Başbakan Erdoğan şu sorularımızın cevabını vermelidir. Yıkım projesi sürecinde 557 şehidimizin katili sınırlarımızdan çekip gidecek midir? Şehir analarına hangi bahaneler üretilecektir? Başbakan Erdoğan anayasal suç işlediğinin farkında değil midir? Erdoğan affı çıktı da bizim mi haberimiz yok? Bunlar çekilirlen güvenlik güçleri seyreedecek midir? Türkiye'de Türkiye'ye devlet demek hukuktan bahsetmek mümkün olacak mıdır? 5237 sayılı maddede suçun işlenmesine yardımcı olanlara karşı hükmü belirtmektedir. Görevini uygulamayanlarla ilgili yapılacakları anlatmaktadır. Kanunun 283'üncü maddesi suçluyu kayıranlarla, suç delillerini bildirmeme suçlarını düzenlemektedir. PKK'lıların meydan okurcasına geri çekilmesi ve katillere seyirci kalınması en ciddi suçlardandır ve buna göz yumanlar suçludur. Bu nedenle cevval, millet sevdalısı savcılara çağrıda bulunuyor ve onlardan bir ses bekliyorum. Anayasa suçu işlemiş Başbakan ve yardımcıları ve görevlileri ile birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunmak için MHP'li İsmet Büyükataman'ı görevlendirmiş bulunuyorum. Adalet bugün değilse ne zaman harekete geçecektir? Savcılar bugün değilse ne zaman gereğini yapacaktır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Filmi

Icon Icon Icon Icon

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Popüler Yayınlar





 
Support : haber | türkçühaber Template | türkçüler
Copyright © 2011. Türkçü Haber Merkezi - All Rights Reserved
Template Created by Published by
Proudly powered by