MHP Lideri
Devlet Bahçeli, Adana'dan bütün bölücülere meydan okudu. Mensubiyetinden Şeref
Duyduğumuz Aziz Türk Milleti, Muhterem Adanalı Hemşerilerim, Değerli
Vatandaşlarım, Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler, Medyamızın Kıymetli
Temsilcileri, Yüce Rabbim’e bizleri kavuşturduğu için sonsuz şükürler ediyorum.
Gerçekleştirdiğimiz ‘Vatan Mitingi’mize katılan hepinizle iftihar ediyor,
hepinizi kucaklıyorum. Bu meydana teşrif eden her bir kardeşimi sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum. Ne kadar hamd etsek azdır ki, bugün Adana’da yer
yerinden oynamaktadır. Bugün Adana’da toplanan milliyetçi-ülkücü vatanseverler
vatan diyerek tavır göstermektedir. Bölücüye inat, teröriste inat, küresel tezgâhlara
inat, Başbakan ve canibaşı dostuna nispet Adanalı kardeşim vatanın tarafında
durmakta, vatanın safında yerini almaktadır. √ Son yurdumuz, çakmak çakmak
gözlerinizle aydınlanmaktadır. √ Son yurdumuz, kararlılığınızla, sadakatinizle
yeni bir kahramanlık menkıbesi yazma iradenizle şevke gelmekte, belini
doğrultmaktadır. √ Son yurdumuzun üzerindeki ölü toprağı sizler sayesinde
aralanmaktadır. Bugün vatan sizlerle şahlanmaktadır. Sizlerin inanç ve
cesareti; hainlerin, haramzadelerin, haramilerin, haçlıların, hamiyetsizlerin,
haddini bilmediklerin ve harabe zihinlerin mağlubiyetini müjdelemektedir.
Teröristlerle helalleşme kuyruğuna girenler, canilerin tövbe etmeleri halinde
affını dillendirenler, bebek katilini neredeyse bebek bakıcılığı gibi masum bir
konuma terfi ettirenler Çukurova’dan yükselen sesle sinmekte ve titremektedir.
Vatanın kör talihini değiştirecek ve yenecek sizlersiniz. Kötü gidişata dur
diyecek ve tersine çevirecek kudret sizlersiniz. Musibetlere engel olacak,
çözülmeye ve bölünmeye set çekecek de sizlersiniz. Çünkü sizler Adana’sınız,
Anadolu’sunuz, Asya’sınız ve atalarımızın alnı ak ahfadısınız. Trakya’dan
Çukurova’ya, Karadeniz yaylarından Toroslar’a, Doğu’nun en ucundan Batı’nın
sıfır noktasına son vatansınız, son ülkesiniz ve tabi olarak Türkiye’siniz.
İşte bu yüzden, Türkiye’nin 9 bölgesinde “Milli Değerleri Koru ve Yaşat” adı
atlında tertip ettiğimiz açık hava toplantılarımızın üçüncüsünü “Vatan”
temasıyla Adana’da, sizlerle birlikte gerçekleştiriyoruz. Vatan için çarpan
yürekler hoş geldiniz. Vatan sevdalıları, vatan müdavimleri ve vatan meftunları
hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, şerefler bahşettiniz. Değerli Adanalı
Hemşerilerim, Aziz Vatandaşlarım, Buraya gelesiye kadar, 23 Mart 2013 günü
Bursa’da, muhteşem bir katılımla “Kuruluş Mitingi”mizi yaptık. Bursalı
kardeşlerim kuruluşumuzun aziz hatıralarına sahip çıkarak işbirlikçi, içten
pazarlıkçı, ikiyüzlü ve bölücü ilkellere kat’i bir şekilde ders vermişlerdir.
Bursa’dan sonra eli ayağına dolaşan, dili peltekleşen, korkuya kapılan, beti
benzi atan ve şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyen iktidar partisi yöneticileri
ve yandaşları sinecek ve girecek delik aramışlardır. Arkasından 20 Nisan 2013
günü İzmir’de mahşeri bir iştirakle “Bayrak Mitingi”mizi düzenledik. İzmir sel
olup aktı, heyecan olup yağdı, coşku olup çağladı, gül olup kırmızıya boyandı,
bayraklar ellerde Ege’den dalgalandı. Sırtlan kümesinin, bölücülük akımının,
terörist kafilesinin aklı İzmir’den sonra iyice karışmış, tedirginlikleri iyice
artmıştır. Bayrağa hakareti marifet ve demokratlık ölçüsü gören küfrün
uzantıları iyiden iyiye sendelemiş ve sarsılmışlardır. Göz nurumuz, şeref ve
bağımsızlık sembolümüz olarak nazlı nazlı bakan Türk bayrağını indirmek için
sözleşen batılın ve günahın elebaşları birden bire tezviratlara, gıybetlere ve
dedikodulara hız vermişlerdir. İzmir eşbaşkanlara tokat gibi inmiş, bölünme
ayini yapanlara zelzele yaşatmıştır. Meydanlarımızı şereflendiren
milliyetçi-ülkücü vatansever kardeşlerimi küçültme ve açık hava
toplantılarımıza katılım düzeyini düşük göstermek için AKP ve menfaatperest
ortakları her yolu adımlamışlardır. Ancak güneşi balçıkla sıvamak mümkün
değildir. İşte yeni bir destan yeniden Adana’da yazılmaktadır. Türk milletinin
dirilişini ve direncini görmek isteyen kim varsa İzmir’den sonra Adana’ya
bakmalıdır. Açık hava toplantılarımızın dolup taşmasını çekemeyen,
hasetliğinden çatlayan ahmaklar Adana’daki görkemi ve göğüs kabartıcı tabloyu
görmelidir. Türk vatanı bugün burada, bu meydanda adeta ete kemiğe bürünmüştür.
Sizlere soruyor, gür ve güçlü sesinizin her tarafa ulaşmasını istiyorum: √ Aziz
vatanımızı parsellemeye ve ihaleyle satışa çıkarma hazırlığı yapan çapulculara
sessiz kalacak mısınız? (Hayır) √ Şehit yadigârı bu kutsal toprakların ona buna
peşkeş çekilmesine rıza gösterecek misiniz? (Hayır) √ Vatanın parçalanması için
İmralı açık artırımında ellerini ovuşturan kalleşlere tamam diyecek misiniz?
(Hayır) Adana budur. Bu kadar net ve fikri bellidir. Başbakan Erdoğan bu
tepkiyi duymalıdır. 63 adet akıl fukarası bu sese kulak kabartmalıdır. Türk
vatanı üzerinde hesap yapan yersiz ve yurtsuzlar bu itirazı ciddiye almalıdır.
Biz bu kutlu vatanı bağış almadık, kimseye de bağışlamaya niyetimiz yoktur. Biz
bu kutlu vatanı hibe almadık, hibe edilmesine de izin vermeyeceğiz. Üç beş
densiz istiyor, üç beş hain öneriyor, ABD buyuruyor, Başbakan umuyor, İmralı
canisi dayatıyor ve şartlar da böyle gerektiriyor bahaneleriyle Türk vatanından
vazgeçmeyiz, bölünmesine ve elden çıkarılmasına tahammül etmeyiz, etmeyeceğiz.
Sözde çözüm oluyor, barış geliyor, süreç ilerliyor, 63 akılsız telkin ve
tavsiye ediyor, demokrasi ve özgürlük gelişiyor, PKK diretiyor, AKP-BDP ayak
sürüyor diye vatandan pay talep edilmesine, hak beklenmesine fırsat vermeyiz,
vermeyeceğiz. Vatan alın yazımızdır, pazarlığı olmayacaktır. Vatan
şerefimizdir, şerefsizlere bırakılmayacaktır. Vatan; çatımızdır,
mihverimizidir, kubbemizdir, muazzezimizdir, varlığımızdır, hayat alanımızdır;
yağma ve talanı sizler olduğu müddetçe söz konusu olmayacaktır. Her karışında
şehit kanı olan bu aziz vatanı namertlere, nankörlere ve nesebi gayri sahihlere
çiğnetmeme konusunda yeminliyiz, tavizsiziz ve imanlıyız. Muhterem kardeşlerim,
soruyorum sizlere; √ Vatana, bayrağa ve millete sahip çıkacak mısınız? (Evet) √
Bu değerleri savunacak ve yüceltecek misiniz (Evet) √ Bölücülere, zalimlere,
vatansızlara gününü gösterecek misiniz? (Evet) √ Türkiye’yi emperyalist masaya
lokma yapanlara hezimeti tattıracak mısınız? (Evet) Sayın Başbakan bu evetlere
rağmen Türk vatanını parçalayamayacaksın. Bu evetlere rağmen Türkiye’yi
yakamayacak, geleceğimizi karartamayacaksın. Ne yaparsan yap, ne tuzak kurarsan
kur başaramayacak, son vatanımızın bağrını delemeyeceksin. Vatan bölünmez,
ayrılmaz, ufalanmaz, küçültülmez bir bütündür. Bilinsin ki, biz bu bütünlüğü
korumak amacıyla gerekirse yardan, gerekirse serden ve gerekirse de candan
vazgeçmeye gönül rahatlığıyla varız, buna da hazır ve razıyız. Vatan dünden
devraldığımız, yarınlara bırakacağımız, içinden doğup, içinde yaşayıp, yine
içine gömüleceğimiz mukaddes bir yuvadır. Miras aldığımız bu varlığımızı
geleceğe taşımak, zarar ve ziyana uğratmadan gelecek kuşaklara teslim etmek ise
namus borcumuzdur. Vatan hafızamızda yurt olarak bellediğimiz, düşümüzde
yaşattığımız ve zirveleştirdiğimiz her yerdir. Vatan ülkümüz, siyasi sınırlarımızı
aşan bir anlam, kapsam ve içeriğe sahiptir. Vatan topraktır, millettir,
bayraktır, çünkü vatan birlik, beraberlik, sadakat ve vefadır. Hiç kimsenin
esareti ve himayesi olmadan yaşamanın adıdır. Türk vatanı onun bunun elinde
oyuncak olacak, şunun bunun spekülasyonlarıyla tahrip edilecek, üzerinde
rastgele karalamalar ve taksimatlar yapılacak kadar sokakta bulunmuş değildir
ve hiç de olmamıştır. Bunun hilafına hareket edenler karşılarında her zaman
bizi bulacaklardır. Bunun tersine tutum takınanlar, bunun aksine hareket
edenler Adana’nın milli ateşiyle tutuşup küle döneceklerdir. Bizim aziz
ecdadımızın emanetlerine yüz çevirenlere sabır ve hoşgörümüz yoktur. Üzerinde
yaşadığımız bu toprakları kanlarıyla, canlarıyla ve fedakârlıklarıyla
vatanlaştıran ve bizlere emanet eden kahraman ceddimizi hürmet ve hayranlıkla
anıyor, Cenab-ı Mevla’dan rahmet diliyorum. Türk milletine Anadolu’nun
kapılarını açan 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Zaferi’nden, Anadolu’nun
düşmandan temizlendiği 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruzu’na kadar geçen 8,5 asırda
hilalin kılıcı, kalkanı ve kalesi olan mübarek yüzleri hayır ve minnetle yâd
ediyorum. İnanıyorum ki; bu toprakları bizlere vatan yaparak emanet eden kutlu
ceddimizin ve bu uğurda toprağa düşen aziz şehitlerimizin ruhları ve duaları,
bugün bu meydanda bizimledir. √ Rahat uyusunlar, Türk vatanı milliyetçi -
ülkücü vatansever yürekler olduğu müddetçe güvendedir. Değerli Adanalı
Kardeşlerim, Muhterem Dava Arkadaşlarım, AKP yönetimi altındaki Türkiye tel tel
dökülmektedir. Siyasetten ekonomiye, sanattan spora kadar her alanda başarısız
bir iktidar tablosu görülmektedir. Dağlarımız suçlulara, sokaklarımız
saldırganlara, geleceğimiz işbirlikçilere, ekonomimiz aç gözlülere ve menfaat
çetelerine terk edilmiştir. AKP’yle birlikte rahatınız kaçmış ve refahınız
azalmıştır. Ekonomik durumunuz içler acısıdır. Vergiler acımasızdır, zamlar
şiddetlidir ve fiyatlar cep yakmaktadır. İşsizlik Adana’yı kasıp kavurmuştur.
Borçlar birikmiş ve dağ gibi yükselmiştir. Yoksulluk ve hayat pahallılığı dayanılmaz
sınırlara gelmiştir. Başbakan’ın büyüdük, geliştik ve zenginleştik hikâyeleri
karın doyurmamıştır. Başbakan ve hükümeti; her şeyi satmış ve savmış, yemiş
içmiş, gezmiş tozmuş, ama sizlerin sıkıntılarına deva olmamıştır. AKP,
Türkiye’yi uçan kuşa dahi borçlandırmıştır. IMF’ye borç ödedik diyerek
palavradan böbürlenen Başbakan, aldığı borçları sizlere havale etmiştir.
Kasamızı doldurduk diyen Başbakan, sizinkini boşaltmış, ama kendisininkini ve
yandaşlarını çala çala taşırmıştır. Limanlar, elektrik santralleri, yollar,
köprüler, tesisler, fabrikalar satılmış, ne var ki sizlerin hanesine dert;
Başbakan ve hanedanının hanesine mal, mülk ve debdebe düşmüştür. Adanalı
kardeşim artan problemlerine çare beklerken, hükümet gizli gündemlerini aşama
aşama hayata geçirmenin telaşındadır. Sizlere soruyor ve vereceğiniz cevapları
yüksek sesle işitmek istiyorum: √ Düne göre daha mutlu musunuz? (Hayır) √ Düne
göre daha huzurlu musunuz? (Hayır) √ Düne göre geliriniz artmış mıdır?
Borçlarınız azalmış mıdır? Ekmeğiniz büyümüş müdür? (Hayır) Peki değilse,
Başbakan’ın arttığını iddia ettiği gelir kimlerdedir? Siz zenginleşmediğinize
göre, zenginleşen kim ya da kimlerdir? Talih kuşu kimlerin başına konmuştur?
Piyango kimlere vurmuştur? Çalışan siz, eken siz, satan siz, üreten siz,
yatıran siz, ama yoksullaşan ve perişanlığı yaşayan yine sizsiniz. Bu işte bir
terslik vardır, bu işte bir bit yeniği görülmektedir. Başbakan’ın iddialarıyla,
hükümetin ekonomi beyanlarıyla Adana’nın hali kesinlikle bağdaşmamaktadır. Ya
Başbakan tam bir yalancı, tam bir hayalperesttir. Ya da aziz milletimin ve
Adanalı kardeşlerimin bir eli yağda bir eli baldadır. Başbakan çalışmadan
kazanma arayışında olanlara, emek sarfetmeden rahatlık peşinde koşanlara, alın
teri dökmeden servet ve statü elde etme heyecanına kapılanlara bakınca her şeyi
tozpembe görmektedir. Bize çarşı pazar gezmemizi tavsiye eden Başbakan
Erdoğan’a Adana’dan diyorum ki, sen Arap şeyhlerine Boğaz’daki arsaları,
rantiyecilere 2/B arazilerini, Yahudi işadamlarına kaynaklarımızı peşkeş çekerken,
biz zaten pazardaydık, zaten çarşılardaki infiale kafa yoruyorduk. Şayet varsa
cesaretin gel de Çukurova’nın halini gör, gel de sefaletin boyutlarını anla,
gel de fakir fukara ettiğin milyonların vebaline katlan. Bu kafa yapısı,
devletin neyi var neyi yoksa çarçur etmiş ve elden çıkarmış, yandaşlara,
hımbıllara, tembellere, kolaycılara ulufe gibi dağıtmış, vurgun malı gibi
bölüştürmüştür. Ama bunların hesabı sorulacak, kimsenin yanına kar
bırakılmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarında, bu dönemde
yapılan tüm ihaleler, tüm anlaşmalar, tüm sözleşmeler ve tüm taahhütler mutlaka
mercek altına alınacak, yolsuzluklar teker teker deşifre edilecektir. Sizlerin
nafakanıza, el emeğinize, alın terinize göz koyanların burnundan getirmek
şahsım için bir şeref meselesi olacaktır. Merak etmeyiniz, Türkiye’nin önü
aydınlanacak ve bağdı açılacaktır. Merak etmeyiniz, bu devran ve hanedanlık
dönemi yakında son bulacaktır. Muhterem Adanalı Kardeşlerim, Değerli
Vatandaşlarım, Ülkemizin bugünkü ortamında tehditler birikmiş, tehlikeler
yığılmış ve endişeler yoğunlaşmıştır. Aziz milletimiz fecaatlerin, felaketlerin
ve fenalıkların içine çekilmiştir. Bin yıllık kardeşliğimiz eziyete ve ezilmeye
maruz kalmıştır. Türk milletinin birliği, Türk vatanının tekliği, Türk
devletinin devamlılığı saldırı ve suikastlara uğramıştır. Türk olmak suçlu,
milliyetçi olmak sakıncalı, vatanperver olmak mahsurlu ilan edilmiştir. Fakat
hainlik, bölücülük, itibarlı ve gözde meslek haline gelmiştir. Küresel ayak
oyunlarının bir tasarımı olan AKP zihniyeti, Türkiye’yi rehin almış, dört bir
tarafını fitne zincirleriyle çevirmiştir. Bölücülüğün her rengi AKP’nin eseri
olarak ortaya çıkmıştır. Bölünmenin her türü AKP hediyesi olarak dal ve budak
vermiştir. Türkiye AKP öncesi dönemlere tam anlamıyla hasret kalmıştır.
Başbakan Erdoğan’ın çelişkileri, yanlışları, sürekli birbiriyle ters düşen
beyanları ülkemizin ayak bağı haline gelmiştir. Bölücülüğün dikiz aynasından
baka baka görüş açısını sıfırlayan bu zihniyet; her engele takılmış, her tümsekte
oyalanmış ve karşısına çıkan her çukura çakılmıştır. Başbakan Erdoğan boyundan
büyük lafları peş peşe sıraladıkça, milletimiz zora girmiş ve çok ağır
sıkıntılara katlanmak zorunda kalmıştır. Başbakan Erdoğan’ın söz ve icraatları
arasındaki makas açıldıkça, Türkiye gerilemiş, Türk milleti dara düşmüştür.
AKP’yle birlikte ne kadar kötülük varsa ön plana geçmiş; mevzi, mevki ve
mertebe elde etmiştir. İkilikler artmış, korkular taşmış, karamsarlık hali
güçlenmiştir. Türkiye’miz kötü yönetilmektedir. Adana hak ettiği ilgiyi
görmemektedir. Türk milleti layık olduğu seviyelerin çok gerisindedir. İçinden
geçtiğimiz süreçte; √ Bir devlet ve hükümet sorunu ortaya çıkmıştır. √ Bir
güvenlik ve güvence sorunu peyda olmuştur. √ Bir millet sorunu yeşermiş, bir
kimlik sorunu imal edilmiştir. Bunların yanı sıra, güvensizlik, vefasızlık,
aldırmazlık ve artniyetlilik vücut bulmuştur. Türk milleti hüsran içinde hüsran
yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Soruyorum sizlere; √ Türkiye’nin bugünkü
halinden memnun musunuz? (Hayır) √ Geleceğinizden ümitli misiniz? (Hayır) √
Şikâyetleriniz bitmiş, işleriniz yoluna girmiş, dertleriniz tükenmiş midir?
(Hayır) Biliyorum ki, içiniz kan ağlamaktadır. Biliyorum ki, hüzünleriniz
çoğalmaktadır. Ne var ki Başbakan Erdoğan için bunlar önemsiz ve üzerinde
durulması gerekmeyen bir ayrıntıdır. Onun daha başka mühim işleri vardır. Onun
Adanalı kardeşimin meselelerinden daha başka meşguliyetleri bulunmaktadır.
Başbakan Erdoğan, PKK terör örgütünün sorunlarını çözmek için uğraşmaktadır.
İmralı canisini doyurmak ve tatmin etmek için çırpınmaktadır. Türkiye’yi
yıkmak, Türk milletini bölmek, bin yıllık hukuku 36 parçaya dilimlemek için
pazarlıklar yapmaktadır. 63’lükler vasıtasıyla sizleri yok oluşa sürüklemek ve
terör örgütünün vesayetine ikna etmek için mesai harcamaktadır. Sözde çözüm ve
barış süreci bu kapsamda devreye sokulmuş, bu minvalde harekete geçirilmiştir.
Bu 63 akıl yoksunu gittikleri her yerde öfke ve kin kusmaktadır. Bunların her
ifadesi akıllara durgunluk vermektedir. Hele birisinin “çözüm sürecini
hayvanlar bile anlamış, ama bazı insanlar anlamıyor” sözleri aslında bir nebze
de olsa doğrudur. Çünkü insan olan sözde çözüm sürecini zaten anlayamayacak ve
kabullenmeyecektir. 63’lüklerin, çözüm sürecini sürdürebilmek için gittikleri
yerlerde hayvanat bahçelerini ziyaret etmeleri ve buralarda fikir-alışverişinde
bulunmaları ihanet süreci için renkli sonuçlar verecektir. Başbakan Erdoğan
İmralı canisinin eline düşmüş, PKK’nın kapanına kısılmış, BOP’un teşrifatçısı
olmuştur. PKK, süreç ihanetiyle umutlanmış, heyecana kapılmış, cesaret
kazanmıştır. İmralı canisinin önce ev hapsine, ardından da tamamen özgürlüğüne
kavuşması artık sadece zaman meselesi halini almıştır. Bağımsız Kürdistan’ın
kurulması için geri sayım hızlanmıştır. Başbakan tüm bu rezaletlere başkan
olabilmek için razı olmuştur. Türkiye’nin imhasına onay vermiş ve bu konuda da
öncü rol oynamıştır. Üstelik PKK’yla anayasa yapmak ve muhtemel bir
referandumla son vuruşu gerçekleştirmek için süreci çabuklaştırma niyetindedir.
Milliyetçilik Başbakan ve İmralı canisinin hedefindedir. Türk milleti Başbakan
ve PKK’lı hıyanet ortaklarının hışmıyla cebeleşmektedir. Başbakan teröristlerin
gözdesi, piri, kervanbaşı olmayı da çoktan başarmıştır. Sınırlarımızdan çıkıp
gittiği iddia edilen teröristlere deyim yerindeyse kılavuzluk yapmaktadır.
Şehitlerimizin kanlıları Başbakan ve hükümeti tarafından ne ilginçtir ki
görmezden gelinmektedir. Eli silahlı caniler sınırlarımızın hemen bitişiğinde
törenlerle karşılanmakta, dağ deneyimi özlemine kapılan gazeteci artıkları
gelişmeleri anında duyurmaktadır. PKK’lılar zımnen ilan edilen Erdoğan affıyla
sevinç çığlıkları atmaktadır. Canileri herkes görmüş, fark etmiştir de, her ne
hikmetse bir tek insansız hava araçları gözetleyememiş, hükümet görememiştir.
Teröristlerin bir kısmının göstermelik ve sembolik olarak silahlarıyla birlikte
Türkiye dışına çıkacakları söylenmektedir. Ama, bu militanlar burnumuzun
dibindeki kamplarda mevzilenip, elleri tetikte bekleyeceklerdir. Bunlardan bir
kısmı Suriye’ye geçecek ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK güçleriyle birleşip orada
da özerk bir yönetim kurmak için silahlı mücadeleye girişeceklerdir. PKK
militanlarının bir kısmının Türkiye içinde kalacağı, ağır silahlarını
Türkiye’de sakladıkları, gelişmelere göre terör potansiyelini yeniden harekete
geçirecekleri ortadadır. PKK katilleri dağlardan şehirlere inmekte ve pusuda
beklemektedir. Başbakan’ın yalanlarla üzerini örtmeye çalıştığı gerçekler
bunlardır. Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyen Başbakan,
bu süreçte asıl Türkiye’nin onurunu ve haysiyetini de ayaklar altına almıştır.
Sınır emniyetimiz kalmamıştır. Teröristler, kanlı eller sınırlarımızı
sulandırmış ve anlamsızlığa mahkûm etmiştir. 11 Mayıs günü, Reyhanlı’daki kanlı
saldırı bunun en açık delili olmuştur. 52 insanımızın kaybına neden olan bu
menfur hadisenin failleri, azmettiricileri ve arkasında duran unsurları tümüyle
ortaya çıkarılamamıştır. AKP, istihbarat birimlerini PKK ve İmralı canisinin
yanına koruma tayin ederken, ülkemize girip çıkanların kimliği iyice
anonimleşmiş, gözden kaçırılmıştır. Biliniz ki, vatan sınırlarının tartışılması
Türkiye’nin tartışılması demektir. Hudutlarımızı kana bulayanlar aslında
Türkiye’yle adı konulmamış bir savaş içindedirler. Bir yanda PKK sınırlarımızı
alenen çiğnerken, diğer yandan Suriye’deki olaylardan kaynaklı bombalı
saldırılar ve vahşi eylemler ülkemizi vurmaktadır. Bu saldırıların gerisinde
ister muhalif unsurlar, ister Esad yönetimi, isterse de bir başka güç olsun,
sonuç hiç değişmemekte, kaybeden Türkiye olmaktadır. Türk vatanı sınırlarından
açılan gediklerle zafiyet geçirmektedir. Analar ağlamasın dedikçe analar
Türkiye’nin her tarafında gözyaşı dökmektedir. Önemle ifade etmek isterim ki,
analarımızın gözyaşı istismar edilmektedir. Kan dursun, barış gelsin, silahlar
sussun sözleriyle PKK’nın değirmenine su taşınmaktadır. Zira bu sözleri
kullananlar iyi ve halisane niyetli değildir. Teröristlere sesini dahi
çıkaramayan sözde aydınlar, 63 akılsız, AKP-BDP bloğu, bölücülülükten sertifika
almış insanlığın yüz karaları, sömürgecilerin içimize yerleştirdikleri uşak
ruhlular hep bir ağızdan barış masalları anlatmakta, çözüm temposu tutmaktadır.
Aranızda; √ Ölümlerden dolayı sevineniz var mıdır? (Hayır) √ Silahların
patlamasından, terör saldırılarından, mayınların infilak etmesinden, bayrağa
sarılı şehit naaşlarından memnun olanınız var mıdır? (Hayır) √ Çatışmadan, kan
dökülmesinden, anaların ağlamasından memnuniyet duyanınız var mıdır? (Hayır)
Başbakan buna rağmen süreç ihanetine destek vermeyenleri nasıl olur da kandan beslenmekle,
terörün bitmesini istememekle itham etmektedir? Böylesi bir müfterilikle nereye
varacaktır? İnsanlığına ambargo koyan, milleti hazmedemeyen Başbakan’ın, kan ve
ölüm tüccarlarıyla aynı gayede birleşmesi, terörden kimin istifade ettiğini de
açıkça göstermektedir. Kanları akıtan, bedenlere kıyan, ölümlere sebebiyet
veren bellidir, o da AKP’nin müttefiki PKK terör örgütünden başkası değildir.
Türk milleti bugüne kadar yalnızca meşru müdafaasını yapmış, üzerine namlu
çevirenlere karşı varlığını ve birliğini savunmuştur. Başbakan Erdoğan’ın bu
gerçekleri ve doğruları saptırarak analarımızı bölücü siyasetine malzeme
yapması, PKK’nın yanına iliştirmesi sorumsuzluktur, vicdansızlıktır ve
şeytanlıktan farksızdır. Türk milleti elbette savaşın değil, barış içinde
yaşamanın yanındadır. Adanalı kardeşim elbette dağınıklığın değil, dirliğin ve
düzenin arayışındadır. Bundan asla şüphe yoktur. Ancak teröristlerle
müzakereye, meşverete ve muhabbete de yüzü dönük, tepkisi serttir. 29 yıldır
seri cinayetleriyle kanımızı akıtan, canlarımızı alan, topraklarımızı ve
insanlarımızı ayırmaya hunharca çabalayan katillere süreç ihanetiyle can simidi
uzatılmıştır. Bu süreç; azaptır, fiyaskodur, kefendir, kötülüktür, cehennemdir,
öldürücüdür, ihanetin maskelendiği ve gizlendiği fitne kazanıdır. Sürecin sonu
harabedir, hezimettir, hiziptir, gözyaşıdır. Sürecin sonu yıkımdır, çöküştür,
çürümedir ve Türk milletinin inkârıdır. Sürecin sonu bitiştir, buhrandır,
beladır ve bütünün iflasıdır. Çözüm sözleriyle Türk milleti çözülmektedir.
Çözüm iddialarıyla Türkiye temellerinden, gerçeklerinden koparılmaktadır. Çözüm
ezberleriyle Türk vatanı kâbus ve kahredici bozgun sürecine sürüklenmektedir.
Yürekten inanıyorum ki, Türk milleti çözüm süreci melanetine kanmayacak,
yalanlara aldanmayacak, göz boyayıcı propagandalara itibar etmeyecektir. Şimdi
soruyorum sizlere; √ Süreç rezilliğini, masum ve makul buluyor musunuz? (Hayır)
√ Bununla birlikte PKK’nın meşrulaşmasını doğru görüyor musunuz? (Hayır) √
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk milletinin ismiyle oynanmasına rıza
gösterecek misiniz? (Hayır) √ İmralı canisiyle birlikte örgütünün affına ve
siyasete girmesine sıcak bakıyor musunuz? (Hayır) İşte Türk milletinin tercihi
bu hayırlarda gizlidir. Adana’nın kararı bu hayırlarla ortadadır. Düzmece
anketlerle vakit geçirenler, Kandil Dağı’nda yaptıkları kamuoyu yoklamalarını
sürece destek çığ gibi büyüdü diyerek servis edenler Adana’daki muazzam iradeyi
ve inanmışlığı görmelidir. Aziz Hemşerilerim, Değerli Dava Arkadaşlarım, Bu
topraklar kolay vatan olmamıştır. Bu coğrafya lütuf, ikram yoluyla
vatanlaşmamıştır. Türk milleti asırlarca verdiği mücadelelerle son vatanımıza
damgasını vurmuş, kaderiyle örtüştürmüştür. Bundan geriye gidiş yoktur.
Vatanımız üzerinde hain hesap yapan alçaklar dikkat etsinler, milliyetçi-ülkücü
vatanseverler Adana’dan yeni bir destan yazmak için doğrulmuşlardır. Türkiye
sahipsiz ve kimsesiz değildir. Bizim için vatan deryadır, haşmettir, dünden
yarına akan hatıralar demetidir. Üç kıtada kalan anılarımız vatan bilincinin iz
ve eserleriyle doludur. Vatan; Ötüken’dir, Kerkük’tür, Balkanlar’dır,
Kırım’dır, Rodos’tur, Yemen’dir, Kıbrıs’tır, Girit’tir, Ortadoğu’dur, Kuzey
Afrika’dır ve tarih boyunca bulunduğumuz her yerdir. Vatan Pasinler’dir,
Malazgirt’tir, Dandakan’dır, Kosova’dır, Varna’dır, Plevne’dir, Kafkaslar’dır,
Çanakkale’dir, Galiçya’dır, Sarıkamış’tır, Sakarya’dır, Dumlupınar’dır. Vatan;
fetihtir, seferdir, semadır, oyun havasıdır, sevda türküsüdür, okunan şiirdir,
pişen aştır, yakılan kınadır, giyilen elbisedir, kuşanılan kılıçtır, edilen
duadır, beşikten mezara damarlarımızdaki kandır. Vatan; Mete Han’dır, Bilge
Kağan’dır, Tuğrul Bey’dir, Çağrı Bey’dir, Sultan Alparslan’dır, Ertuğrul
Gazi’dir, Osman Gazi’dir, Fatih’tir, Kanuni’nidir, Mustafa Kemal’dir, Başbuğ
Türkeş Bey’dir. Vatan; teferruat değil, esastır; geçici heves değil, bedeli
kanla ödenmiş kalıcı ve kuşatıcı bir şuurdur. Ve Merhum Ziya Gökalp gibi
seslenecek olursak; “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan; vatan, büyük
ve müebbet bir ülkedir turan.” Biz dünü unutmadan yarınlara koşacağız. Biz
dünden ayrılmadan geleceğin resmini çizeceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye’yi hep
birlikte kuracağız. Bu topraklara vatanım diyen, kökü, mezhebi, yöresi ve
anasının dili ne olursa olsun milletimin her ferdiyle kardeşlik türküsü
söyleyeceğiz, kenetleneceğiz ve ayrılıklara izin vermeyeceğiz. Bozguncuları,
etnik ve mezhep geriliminden fayda umanları sevindirmeyeceğiz. Keşkelerle
avunmamak için birliğimizi baltalamaya, kardeşliğimizi biçmeye cüret edenlere,
barış ve çözüm adıyla aramızı bozmaya kalkışanlara aradıkları imkânları
vermeyeceğiz. Herkes eşittir Türkiye’dir. Herkes Türk milletinin eşit ve saygın
bir mensubudur. Milletimin hiçbir ferdi bu ülkenin yabancısı veya sığıntısı
değildir. Kürt kökenli kardeşlerim PKK-BDP ve AKP tezgahına haddini bildirmeli,
istismarcıları yere çakmalıdır. PKK, Kürt kökenli kardeşimin temsilcisi
değildir. Şırnak’tan, Diyarbakır’dan, Bitlis’ten, Mardin’den, Şanlıurfa’dan
Adana’ya gelen kardeşlerim artık evlatlarınız Adanalıdır. Van nerede, Adana nerede;
Şırnak nerede Adana nerede, Mardin nerede Adana nerede, hepsi birlikte
Türkiye’de, hepimizin müşterek vatanında. 5 Ocak 1922’de işgalcileri Adana’dan
söküp atan bu milli ruh çok şükür bugün de dimdik ayaktadır. Adana’nın kurtuluş
günü 5 Ocak 1922’de, Büyük Saat ile Ulucami arasında dev Türk bayrağını asan
milli azim ve kararlılık, bugün de şerefli Türk bayrağına ve kutsal Türk
vatanına sahip çıkmaya hazırdır. Gaflet çukuruna saplanan, delalet bataklığına
gömülen ve ihanet yolculuğuna çıkan, Başbakan Erdoğan’ın güdümündeki Türkiye’yi
bölme koalisyonuna buradan sesleniyorum: Bu kutsal vatanı size hiçbir şart
altında böldürmeyiz. Demokratik özerklik, eyaletler sistemi ve federasyon gibi
bölünme modellerine, biliniz ki, geçit vermeyiz. Muhterem kardeşlerim, son kez
soruyorum sizlere; √ Türkiye’nin şerefli tarihine, Türk milletinin
kardeşliğine, vatanın bölünmez bütünlüğüne, resmi dilimiz Türkçe’ye, ay
yıldızlı al bayrağımıza, sahip çıkacak mısınız? (Evet) √ İhanet ortakları
Başbakan ve İmralı canisine, Kandil çetelerine ve içimizdeki bölücü hainlere;
“orada durun, biz buradayız” diyecek misiniz? (Evet) √ Milli değerleri koruyup
yaşatacak mısınız? (Evet) Adana’nın bunu başaracağına inancım ve güvenim
tamdır. Sizlere güveniyor, sizlere sonuna kadar inanıyorum. Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyor, Cenab-ı
Allah’a emanet ediyorum. Açık hava toplantımıza katılan herkese şükranlarımı
sunuyorum. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Hepiniz sağ olun, var olun.
Ne Mutlu Türküm Diyene. Ne Mutlu Ülkücüyüm Diyene.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder