Mavi Marmara
şehidi Çetin Topçuoğlu’nun oğlu Aytek Topçuoğlu, yazdığı mektupta hükümete sert
tepki göstererek ‘İsrail’le barışmak için bizi kullandınız’ dedi. Mavi Marmara
davası Çağlayan Adliyesinde müştekilerin ifadeleri ile devem ederken Mavi
Marmara şehidi Çetin Topçuoğlu’nun oğlu Aytek Topçuoğlu, yazdığı mektupta
hükümete sert tepki göstererek ‘İsrail’le barışmak için bizi kullandınız’ dedi.
Milli Gazete’de yer alan habere göre, Mavi Marmara katliamının üzerinden 3 yıl geçtikten
sonra “barakada başlatılan süreç” sonrası şehitlerin aziz hatırasına kan
pazarlığıyla ihanet ediliyor. İsrail’le Türkiye arasında Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın mihmandarlığında devam eden pazarlıklar çerçevesinde geçtiğimiz
günlerde iki görüşme yapılmıştı. İsrail ve Türk yetkililer arasında anlaşmaya
varılan çerçeve metine göre; İsrail’e açılan davalar düşüyor ve yeni davalara
karşı ise Meclis kalkanı getiriliyor. “Benim babam adam gibi adamdı. Dünyasına
da ahiretine de inanırdı. Samimiydi. Babamın tek yüzü vardı, iki yüzlü değildi”
cümleleri Aytek Topçuoğlu’nun mektubunun girişini oluşturuyor. Mektubun başlığı
ise; “Bu mu adaletiniz ve kalkınmanız!!!” İşte o mektup… Bize tazminat ödenince
Filistin kurtulacak mı? Bizler Allah rızası için Gazze’deki insanlara,
kadınlara, çocuklara, gazilere, şehit ailelerine Allah’ın emrettiği doğrultuda
Müslümanın derdi ile dertlenmeye, onların ihtiyacını karşılamaya, giderken
katledilen insanların evlatlarıyız, kardeşiyiz, eşiyiz, dostlarıyız. Şimdi
adalet bu mu? Bizim hakkımız böyle mi savunulacak? Bizim derdimiz tazminat ve
özür değildir. Abluka ve Filistin halkıdır. Bize tazminat verilse ve mesele
kapatılsa Filistin, Gazze ne kazanacak ki.? Kan üzerinden pazarlık
yapıyorsunuz! Sizin, bizleri onlara karşı adaletli bir şekilde savunmanız
yerine ne yazık ki isminizde bulunan adaleti; çoktan seçmeli antlaşmalarla
sağlayamaz oldunuz. Kalkınmaya gelince ise şehit kanlarının hesabını
soramayarak, adaleti yerine getiremeyerek, formaliteden özür metinleri
çalışmaları yaparak, kan üzerinden pazarlık yaparak, partinizin rant yapmasını
sağlayarak kalkınıyorsunuz. İşte sizin adalet ve kalkınma misyonunuz bu olsa
gerek. Toplumun Bilinçaltına Yanlış Mesaj Veriliyor Devletin, toplumun
bilinçaltına direkt olarak tazminatı aşılayacak şekilde sunması zihin
bulantısına sebep oluşturmasından dolayıdır ki, son maddede dahi olsa neden
tazminatı istediğimize bir açıklık getirmenin elzem bir durum olduğunu
düşünmekteyiz. Ödenecek olan bu tazminatın emsal teşkil etmesi, İsrail’in bu zamana
kadar zulmettiği, işgal ettiği, katlettiği insanların da bir anlamda önünü
açabileceğini düşünmekteyiz. Bu mu Adaletiniz ve Kalkınmanız!!! Ahiret’e
inanmasaydım, Dünya ya nasıl tahammül ederdim. Benim babam adam gibi adamdı.
Dünyasına da Ahiretine de inanırdı. Samimiydi. Babamın tek yüzü vardı, iki
yüzlü değildi. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu. En güzel çağlarımda babamı
cani katil İsrail, Mavi Marmara gemisinde babamı öldürdü. Babamın amacı
insanlara Allah rızası için yardım etmekti. Babamın suçu hükümetine güvenerek
yola çıkması oldu. Son 3 yılda (2010,2011,2012,2013) yaşadıklarımız, bizlere
yaşattırılanlar, yaşamak zorunda bırakıldıklarımız kimin umurunda? Dünden
bugüne baktığımızda yapılanlar tirajıkomik olaylarla değerlendiriliyor. Şimdi
de, sanki sihirli bir el değmiş gibi kapalı kapılar arkasında dilenen bir özür
ve sonrasında yapılan ütopya açıklamalar. Mesela; Sayın Davutoğlu geçtiğimiz
günlerde şöyle bir açıklamada bulundu: “Özür, tazminat ve ambargonun
kaldırılması, her biri insan olarak ve vatandaş olarak bizim için büyük değer
ifade eden şehitlerimizin kanlarının karşılığı değildir. Bunu değişik
vesilelerle gündeme getirenler olduğunu görüyoruz. Hiçbir şey onların bir damla
kanının dahi hakkını ödeyemez. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Bizim de bu
bilinç içerisinde davrandığımızı herkesin göz önüne alması gerekir.” Şimdi Mavi
Marmara şehidinin oğlu olarak şunu söylüyorum; Öncelikle herkesin idrak etmesi
gereken; bizim önceliğimiz bizden daha fazla yıllardır bu acılarla yoğrulmuş,
toprakları işgal edilmiş, ülkelerinden zorla çıkartılmış Filistin halkının
üzerindeki ambargonun ve ablukanın kalkmasıdır. Bunu daha önce defalarca farklı
ortamlarda telaffuz ettik ve 3 yıldır da bu söylemimizi hiçbir şekilde
değişikliğe uğratmadan kamuoyuyla paylaştık. İkinci şartımızda özürdü. İsrail
yaptığı bütün katliamlardan dolayı dünya ülkelerinden, Filistin halkından,
Filistin’de öldürdüğü, zarar verdiği tüm ailelerden, Türkiye’den, Türk
halkından ve şehid ailelerinden özür dilemesini şart koyduk. Sonra ise tazminat
konusunu da en son maddemiz olarak belirttik. Tazminatın bizler için önemli
olmadığını sürekli olarak dile getiriyoruz. Ancak Mavi Marmara’ya yapılan
katliamın; uluslararası hukuku hiçe sayarak, uluslararası karasularında yapılan
vahşetin sonrasında bu durumun karşılıksız kalmaması gerektiği aşikardır.
Devletin, toplumun bilinçaltına direkt olarak tazminatı aşılayacak şekilde
sunması zihin bulantısına sebep oluşturmasından dolayıdır ki,son maddede de
dahi olsa neden tazminatı istediğimize bir açıklık getirmenin elzem bir durum
olduğunu düşünmekteyiz. Ödenecek olan bu tazminatın emsal teşkil etmesi,
İsrail’in bu zamana kadar zulmettiği, işgal ettiği,katlettiği insanlarında bir
anlamda önünü açabileceğini düşünmekteyiz. Sanırım bazılarının anlamamakta ısrar
ettiği bazı durumlar var. Özür tek başına bir devlet için önemli bir politik
adım olabilir. Yalnız ortada bir gerçek varki, Şehitlerimizin istediği bu
değildi. O gemide şehit olan insanlar, en samimi duygularıyla canlarını Allah
için vermişlerdir. Şu veya bu nedenle hiç kimse onların üzerinden politika
yapıp bunun adına da BAŞARI diyemez. Gazetelerde görüyoruz, asıl mesele
israilin yapmış olduğu katliamın hesabını vermesi gerekir. Bizlere tazminatı
dayatarak asli meseleden uzaklaştırıldığımızı görüyoruz suçluların
cezalandırılması yerine.. Ayrıca Şehit başına 100 bin dolar gibi komik rakamlar
yazılıp çiziliyor. Şunu sormak istiyorum ya size; Neye göre belirlediniz bunu?
Hani tazminat alınacaksa can acıtacak şekilde olacaktı?! Örnek vermek
istiyorum; İki Amerikalı suriyede pkk’lılar tarafından rehin alındı diye,
İsrailli bir avukatın savunmasını yaptığı bu insanlara, 338 milyon dolar
tazminat verildi. Sormak istiyorum size; madem bu pazarlığı başlattınız, Bir
Müslüman Kanı bu Kadar mı Değerli Sizin İçin.?! Bir İsrailli o gemide öldürülse
İsrail o vatandaşı için 100 bin dolar mı isterdi.? Madem ki o masaya
oturacaktınız neden kanımızı bahane ettiniz? Madem ilişkilerinizi
düzeltecektiniz,bizi neden alet ettiniz? Şimdi ne oldu da İsrail özür diledi,
ne oldu da her şartı aşağılarcasına kabul etti? Biz kimiz, bizler Allah rızası
için Gazze’de ki insanlara, kadınlara, çocuklara, gazilere, şehit ailelerine
Allah’ın emrettiği doğrultuda müslümanın derdi ile dertlenmeye, onların
ihtiyacını karşılamaya, bir nebze de olsun onların yaralarını sarmaya giderken
katledilen insanların evlatlarıyız, kardeşiyiz, eşiyiz, dostlarıyız. Şimdi
adalet bu mu? Bizim hakkımız böyle mi savunulacak? Bizim derdimiz tazminat ve
özür değildir. Abluka ve Filistin halkıdır. Bize tazminat verilse ve mesele
kapatılsa Filistin, Gazze ne kazanacak ki.? Sizin, bizleri onlara karşı
adaletli bir şekilde savunmanız yerine ne yazık ki isminizde bulunan adaleti;
çoktan seçmeli antlaşmalarla sağlayamaz oldunuz. Kalkınmaya gelince ise şehit
kanlarının hesabını soramayarak, adaleti yerine getiremeyerek, formaliteden
özür metinleri çalışmaları yaparak, kan üzerinden pazarlık yaparak, partinizin
rant yapmasını sağlayarak kalkınıyorsunuz. İşte sizin adalet ve kalkınma
misyonunuz bu olsa gerek. vel haya vel iman!!! Son olarak şunu söylemek
istiyorum sizlere 20-21 Mayıs’ta Çağlayan Adliyesi’nde üçüncüsü yapılacak olan
Mavi Marmara ceza davasında bizden olan bizimle beraber olmalıdır. Saygılarımla
Aytek Topçuoğlu Milli Gazete
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder