Dilan
kızımız eylem kovalayacağına Justin’i kovalasaymış. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan
1 Mayıs'ta polisin attığı gaz bombasıyla ağır yaralanan 17 yaşındaki Dilan'ı
köşesine taşıdı. İşte o yazı: Üç rakamla Türkiye AKAM BİR: Biber gazı
ithalatımız 2001 yılında 13 ton... Şu anki biber gazı ithalat hacmi: 628 ton...
Yani AK Parti iktidarının bir rekoru daha... (“Milli biber gazı” fabrikasının
temellerini atmak için neyi bekliyoruz anlamıyorum. ABD’yi, Brezilya’yı zengin
ettik). - RAKAM İKİ: İstanbul’a üçüncü havalimanı için verilen teklif: 22.2
Milyar Euro... (Hop! 22.2 milyar deyip geçmeyelim... Öyle böyle değil bu
rakam... Bütün Türkiye ahalisi toplansa... İçlerinden bu kadar deli parayı bir
arada görenin çıkma ihtimali sıfırın altında). - RAKAM ÜÇ: Kökü dışarıda basın
örgütü “Freedom House” açıkladı: Basın özgürlüğü sıralamasında 196 ülke
arasında Türkiye 120. sırada. (Aynı sırayı paylaştığımız ülkeler: Kongo, Fiji,
Liberya... Geçen seneye göre gerileme hızı: Üç basamak... Bu alanda da istikrar
var yani... Her yıl geriye doğru...) Yaşasın! Dilan kızımız radikal militanın
teki çıktı - EYLEMCİNİN tekiymiş Dilan kızımız... Babası ise grevcinin
tekiymiş. - Dilan kızımız sokaklarda “yaramaz” dergiler dağıtırmış... Babası
ise işçiliğini bilmez, sürekli arıza çıkarırmış. - Bir örgütlenme kızıymış
Dilan kızımız... Babası ise uzlaşma nedir bilmez işçinin tekiymiş. - Dilan
kızımızın 17 yaşında olduğuna bakılmamalıymış, tam bir radikalmiş... Zaten
babası da hiç “tekin” bir adam değilmiş. - Polis amcaları fotoğraflarla kanıtladılar,
Dilan kızımızın işi gücü eylemmiş... Babası da “Kızım dersine çalış” demeyen
bir babaymış. - Üstüne üstlük Dilan kızımızın elinde molotofkokteyli varmış...
(“Fotoğrafta görmekte olduğunuz eli molotoflu kız Dilan’dır” diyen polis
amcaları yalan söyleyecek değil ya...) Kısacası... Sonuna kadar hak etmiş yani
kafasına gaz bombası yiyip komalık olmayı Dilan kızımız. Komadan çıktığına dua
etmeliymiş. Hayatının kurtulmasıyla yetinmeli, tek bir kelime bile
etmemeliymiş. * Dilan kızımız eylem kovalayacağına Justin’i kovalasaymış.
Babası da grev kovalayacağına ihale kovalasaymış... Ne Dilan kızımız kafasına o
gaz bombasını yermiş, ne de babası bu acıyı yaşamak durumunda kalırmış. * Dilan
kızımız boyundan büyük işlere kalkışacağına 17 yaşının gerektirdiği hercailikleri
yapsaymış. Babası da hakkını aramak yerine hakkının verilmesini bekleyerek emir
sahiplerine itaat geleneğine uysaymış. Ne Dilan kızımız komalık olurmuş, ne de
babası üzülmek zorunda kalırmış. * Vicdanınız fevkalade rahat olsun ağalar,
beyler, başbakanlar, bakanlar, cumhurbaşkanları, valiler... Üzülüp incinmeyin.
Silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı... Alarme olmayın, “Yazık oldu
gencecik kıza” demeyin. Ah’lara sarılmayın, vah’lara yaslanmayın. “Korkarız
yanlış yapılmıştır” falan diyerek diplomatik de olsa özeleştiri vermeye
kalkışmayın. Yüreklerinizi hoplatmayın. Rahat olun, rahat oynayın. Milim
kıpırdatmayın vicdanınızı... Gözyaşlarınıza kıymayın ağlayan bakanlarımız...
Mesele etmeyin muktedir severlerimiz... Sonuçta... “Dilan kızımız” tam bir
radikal militan çıktı. Yaftala babam yaftala BİRİLERİ iyi niyetle şunları
söylüyor: - Barış gelince ille de demokrasi gelmez. - Barış gelsin ama
demokrasi de gelsin. - Barış konusunda titizlendiğimiz kadar demokrasi
konusunda da titizlenelim. Bu sözleri söyleyenleri derhal yaftalıyorlar: “Seni
gidi savaş yanlısı seni...” * Tıpkı... - “Ergenekon davasında hukuk ihlalleri
olmasın” diyenlere anında “Ergenekoncu” dedikleri gibi... - “Balyoz’da kuşkulu
işler var” diyenlere anında “darbeci” dedikleri gibi... - “Keşke Suriye’de
içsavaşa meydan verilmeden sorun çözülebilseydi” diyenlere anında “Esadçı”
dedikleri gibi... - “1 Mayıs’ta orantısız güç kullanıldı” diyenlere anında
“marjinal” dedikleri gibi... * Bir ara “KCK tutuklamaları”na laf edenlere,
güvenlik politikalarına abanılmasını eleştirenlere de “terörist dostu”
diyorlardı. Çok şükür iktidarları “barış süreci”ni başlattı da “terörist dostu”
yaftasından vazgeçtiler. * - Milli içecekleri: Ayran... - Milli gazları: Biber
gazı... - Milli kötü adamları: Kamer Genç... - Milli eylemcileri: Taraf’ı
bırakan yazarlar... - Milli kötü alışkanlıkları: Nargile... - Milli dizileri:
Huzur Sokağı... - Milli suları: Tazyikli su... Şu anlaşıldı ki: Milli sporları
da yaftalamadır. Mini ile içki BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç... - Çok sık
içki içiliyor diye Behzat Ç’ye... - Fazla mini etek giyiliyor diye okul
dizilerine... Laf etmiş. * Bülent Arınç’tan... Özellikle muhafazakâr kanallarda
yayınlanan ve her dakikasında şiddetin daniskasını yansıtan pespaye Uzakdoğu
filmleri ile her dakikasında silahların patladığı, şiddetin özendirildiği
milliyetçi mafya dizilerine de bir çift kelam etmesini bekliyoruz. Kabahat
poliste mi? POLİS memurları, kendi aralarında karar verip “1 Mayıs’ta kimseye
göz açtırmayacağız” demediler. “Amirlerimiz yumuşak davranıyor, hükümetimiz
ödün veriyor, olmaz böyle şey” falan diyerek coplarını parlatıp, gazlarını
doldurup kendi başlarına çıkmadılar sokaklara... Dolayısıyla... Salt “polis
eleştirisi” falan yaparak asıl hedefi saptırmayalım. He deyip geç - “AMA Justin
Bieber bize çok ayıp etti” diyenlere... - Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik
seviyesinin bile altındaki politik mesajlarına... - Kamer Genç’in üslupsuzluğu
ile Zeyid Aslan’ın küfrünü eşitlemeye çalışanlara... - “Devlet biraz ipin ucunu
kaçırdı ama onlar da taş attı” diyenlere... - İktidar partisine bir şey demeyip
“CHP bitti” yazısı yazan köşe yazarlarına... - “Tatil çok, çalışın” diyen Bakan
Suat Kılıç’a... Çukuru koru, sınırı koruma AKÇAKALE Sınır Kapısı’ndan
Türkiye’ye girme istekleri kabul edilmeyen Suriyeliler olay çıkarttı. “Bizi
niye Türkiye’ye almıyorsunuz” diyen Suriyeliler, sınırın Suriye tarafından
Türkiye tarafına doğru ateş açtılar. Bilanço şöyle: Bir polis şehit, bir asker
ve üç vatandaş yaralı... * Eh, sen tutar da bütün enerjini İstanbul’daki çukuru
korumaya harcarsan... Sınırını da böyle korunaksız bırakmış olursun. Böylece...
Başka bir devletin vatandaşları senin polisini şehit ederlerken seyirci kalmak
durumunda kalırsın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder